31 Mayıs 2012 Perşembe

sip sak muffin

sip sak muffin

Yine cay modundayim bu sefer yalnizim...olsun ben yine kendime bir cay demlerim ama yanida bos olmasa, bir dilim biseyler olsa...mutfaga gidip araniyorum, buzdolabini aciyorum kenarda kosede kalmis meyvelar var baskada bisey yok abur cubura ait...birkac kayisi ve bogurtlen bana anlamli anlamli bakmakta...''gel beni kek yap'' demekte, bir cay demleme vakti alacak kadar kisa surede hemen bu muffinleri pisirme karari aliyorum!

asagida gordugunuz kadar malzeme cikiyor  olsun hemen koyuluyorum kek yapmaya, bu benim klasik tarifim, meyveleri ne koyarsaniz kek o adi alir, elmali portakalli limonlu kayisili incirli ananasli bogurtlenli cevizli bademli meyveler degisir ama ana tarif degismez

muffin kaliplari yoksa kucuk kelepceli bir kaliba dokerim ben, mutfakda careler tukenmez:)

maksat kek yapmak, oyalanmak  kafa dagitmak bugun icin...bugun nedense hic birseye konsatre olamiyorum,keyifsizim kafamin icinden yuzlerce dusunceler geciyor hatta birbirleriyle carpisiyorlar cizzzz diye ses cikararak...niye mi? yine donus hazirliklari geldi catti, yine kutular piyasaya cikti yine toplanma basladi, yine tasinma hazirliklari basladi...keyfim o yuzden kacik:(

 Aslinda beden yorgunlugu onemli degil, ruh yorgunlugu onemli olan...yillarin yorgunlugu var sanirim uzerimde, kizlar yine ulke ve okul degistiricekler  iste bu beni geriyor hatta buyuk kiz burda Newyork'da kalicak...........ben kek tarifi veriyordum degilmi!!!

Dedim ya bugunlerde pek bir karisik kafam, neyse kek tarifim asagida!


29 Mayıs 2012 Salı

Turk Yuruyusu Newyork


Turk Evi 

Yuruyus Turk Evinin onunde son bulur ve buradaki parkda bazi etkinlikler ve konserler duzenlenir:)

Geleneksel her yil duzenlenen bu yuruyus bu sene 19 mayisa denk geldi bu sene herseneden cok daha kalabalik oldugu soylendi, uzun yillar burda yasayanlar tarafindan:)


Chelsea Market

Nam-i diger kapali carsi Amerikan usulu

Gecen haftanin etkinliklerinden biriydi, chelsea market gezisi, tam bir gurme gezisi oldu benim icin, asagidaki fotolari gorunce hak vericeksiniz bana...daha cok foto var ama daha fazla elemek icimden gelmedi...hepsi birbirinden guzel fotolar!

cok rica ediyorum bu albumu ac degil tok karina seyredin, sonucundan ben meshul degilim!!!!!!


28 Mayıs 2012 Pazartesi

Brownie cheese cake

Brownie cheese cake

Hersey tembel ve uyusuk bir halde facebook karsisinda otururken, takip ettigim blog yazari Zerrin'nin  face koydugu termos ve bir bardak cay fotosuna yorum yapmamla baslar, zaten ne zaman bir cay fotosu yada haberi  yada kokusu duysam yada yagmur yagsa ki en guclu sebebim budur mutlaka cay demleyip yanina da bir dilim masum olmayan seyler ararim, hic mi bisey yok dolaplar acilir kapanir, cikolata parcacik aranir, buskivi kirintilari, kuru incir hurma cubuk kraker nutella kavonozu bal ne varsa....neyse Zerrin bana kendi blogundan bu tarifin linkini gonderip ''Leyla yap bunu ve benim icin de ye'' demezmi!!!  

emir buyuk yerden deyip birde fotosuna vurulup gittim mutfaga, ama dedektiflere tas cikartir bir aramayla son derece hizli ve seri...bitter cikolatayi bulamadim...ama yilmadim Zerrin'e bye deyip firladim sokaga, eve en yakin bir kac sokak ilerdeki 2.Avenuedaki markete girmemle cikmam bir oldu desem yalan olmaz...ucarak eve geldim ve istikamet mutfak!

Bu tarifi 10 dk da yaptim desem vallahi yalan olmaz....hatta rapor bile verdim Zerrin'e!!!

Bir yagmurlu Newyork gunumu aydinlatti bu kek :)


24 Mayıs 2012 Perşembe

Bal Kabakli Cheese Cake





Bence bu cheese cake diger cheese cakeleri dover!

Bu cheese cake artik her yilbasinda pisirmeyi umud ediyorum, niye yilbasi diye dusundum kendi kendime...sanirsam bir yilbasi yemeginde sevgili Karen'nin sofrasinda yemistim belki ondan, ruyalarimi susleyen bu tarifi sonunda yaptim ve cook mutlu oldum:)


20 Mayıs 2012 Pazar

Hunkar Begendi


Hunkar Begendi

En cok yaptigim yemek budur  neden...cunku yapimi cok kolay , tadi ve kivami her zaman garanti ya tutmazsa diye hic bir derdim yok...ozellikle yabanci misafirlerime bu enfes yemegi ikram ediyorum, ''osmanli yemegi'' diyerek, cok da havali oluyor!!!


16 Mayıs 2012 Çarşamba

Cay davetim



Cay  Davetim

Sade ama zarif bir sofra hazirlamak istedim zarif arkadaslarima...Masayi bu sekilde yani  bos tutmak istedim, sansim ikinci masamin olmasi, yiyecek servisini o masadan yaptim...cok rahat bir servis oldu! bu arada hepsi benim mahsulumdur hazir hic birsey kullanmamisimdir, newyork marketleri agzina kadar hazir urunlerle dolu iken bennn hic bir hazir urun almamisimdir...dikkatinize sunulur:)


Firinda Fileto Balik Tarifim

Firinda balik

6 Mayıs 2012 Pazar

New Haven Gezisi

Elimde cayim, sagli sollu manzara seyrederken, ondeki arabanin plakasina gozum ilisti niye cunku plaka merakimdan, gereksiz bilgileri beynimde tutma gibi bir ozelligim var:) severim plaka okumasini...ama bu cok guzeldi...plaka aynen soyle ''EVET'' evet evet aynen bu yaziyor... Newyork-New Haven arasindaki otobanda!

Ziyaretine gittigimiz kuzenimiz bize sehri gezdirirken, bu adamdan bahsetti...butun gun bu kosede durdugunu,kendince garip hareketler yaptigi anlatti, bu garip adamin kim bilir nasil bir hikayesi var!

3 Mayıs 2012 Perşembe

Yagmur var New York'da

Sis bulutlari gokdelenleri sarip sarmalamis :)
Sagda tek basina duran bina Birlesmis Milletler binasi, ucu bulutlarda olan ise Trump Tower:) 

2 Mayıs 2012 Çarşamba

Manhattan ve Bir Diplomatik Saksı Çiçek

Manhattan'nın kasvetli günlerinden, bizim de ilk günlerimiz,  yalnızlığı çağrıştıran bir foto, arayacak bir numara olsa da arasam dedirten o zor günlerden, ''çayı demle arkadaşım ben geliyorum'' diyebilmek,

 ya da ''köşede bekliyorum nerde kaldın'' diye sitemde bulunabilmek, ''kahve süzülüyor canım arkadaşım, kek şimdi fırından çıktı her taraf mis gibi tarçın portakal kokuyor'' demek, sokaklarda tanıdık bir yüz aramak... Evet tam anlamıyla yalnızlığı çağrıştıran bir foto bu benim için!... Çünkü yaşadığın topraklardan kalkıp gelmişşin, aileni, ülkeni, sevdiklerini kısaca herşeyini, hayatını bırakıp gelmişşin, bağlarını koparmışsın bir süreliğine... yepyeni bir hayat kurmaya, yeni maceralar yaşamaya, keşfetmeye, yeni dostluklar kurmaya...ama bu nasılda sancılı, nasılda acıtıyor yüreğini...
Anne ve eş olarak güçlü olmak zorundasın, moralini hep yüksek tutmalısınki aile üyelerine moral verebilesin... her şey farklı hemde çok farklı...bir süre sonra anladığım şudur ki... farklılık yanlış değil sadece FARKLI...

Bunu bana bir amerikali arkadaşım söylediğinde donup kaldım, nasılda doğru bir söz! Bizler (dışişleri personeli) tıpkı  bol çiçekli capcanlı bir saksı çiçeğe benziyoruz, yerleşik düzendeki hayatımızda iken herşey yolunda herkes çok mutlu, köklerimizi salmışız, yerleşmişiz... normal ve rahat bir hayatımız var, kariyerlerimiz var çalışan arkadaşlarımız için! Bir saksı çiçeğe çok benziyoruz...
Ayrılma vakti geldiğinde yani çiçeği daha büyük bir saksıya alma zamanı geldiğinde tutup çıkardığımızda kökler zorlanıyor saksıdan çıkmamak için, acı çekiyor... tıpkı bizler gibi, yeni bir ülkeye yelken açmadan önceki halimiz... endişeli ve kaygılıyız, yeni saksımız yeni hayatımız  demek, heyecan, üzüntü, korku verici!
Saksıdan çıkardığımız çiçek önce korkuyor ''neler oluyor, nereye gidiyorum ben" diyor, daha büyük daha güzel bir saksıya gidiyor oysa!

Yeni saksı çok güzel, daha büyük, daha güzel rengi var ama boş... içine önce biraz toprak koyuyoruz, ön hazırlık bu... yeni bir ülkeye gitmeden araştırma yapmıyormuyuz biz?
Güzel ve büyük saksıya bir miktar toprak koyduk sıra geldi 
çiçeği yerleştirmeye... o da ne! çiçek çok küçük kaldı sağa sola çarpıyor, desteğe ihtiyacı var... sağına soluna toprak döküyoruz, destekleyip besliyoruz... geldikmi yabancı bir ülkeye, tanıdık hiç birşey yok!... belki o insanların dilini bile bilmiyoruz... Düzen kurmaya çalışmak! Bunu bizden daha iyi bilen varmıdır acaba? Hayata sıfırdan başlamak!... önemli olan sağlık deyip avunuyoruz. Şoklar yaşıyoruz, stresler yaşıyoruz, kültür şokları yaşıyoruz, herşeyin yoluna gireceğine dair umudumuzu yitirmemeye çalışıyoruz...

Büyük saksıya transfer ettiğimiz çiçeğe gelelim...etrafını toprakla dolduruyoruz! yani bir tutam o ülkenin kültüründen, edindiğin yeni arkadaşlarından, yeni yaşam tarzından, yediğin farklı yiyeceklerden, gezdiğin yeni yerlerden, alışmakta olduğun yaşadığın şehirden ekliyosun!
ve en son suyunu veriyosun o güzel ve büyük saksıya, canlansın daha da büyüsün diye! Zaman zaman gözyaşlarımız olmuyor mu, çocuklarımızın yeni okullara alışma sorunlarına, yeni arkadaş sorunlarına dayanamayıp dökmüyormuyuz göz yaşı... ama bunlar bizi daha da güçlü kılmıyor mu? Yine kök salmaya başlıyoruz, 
büyük saksıya uyum sağlamışız zaman içerisinde!  artık herşey yoluna girmeye başlar, en önemlisi çocuklar hayattan keyif almaya başlar :)
Çok şükür deyip hayatın keyfini çıkarmaya başlamışken o da ne!... geri dönmek zamanı gelip çatmış!!!
Yine gelelim bizim saksı çiçeğe... eski ve küçük olan saksıyı atmamıştık ya, işte ona tekrar transfer olma vakti geldi çattı :(
Eve dönme zamanı ne de çabuk gelmiş, ne çabuk geçmis dört sene deriz her seferinde! ama bu yaşadığımız dört sene içerisinde ne de çok şey yaşadık, acısıyla tatlısıyla koca dört sene... Ömürden dört sene daha geçmiş oldu der dururuz hep! yine yeni bir kültür daha öğrendik, yaşadık... Arkadaşlarımız oldu, kimi dostumuz oldu kimi renk kattı hayatımıza... öpüşüp sarılarak ağlayarak ayrılırız onlardan :(

Küçük saksıya transfer olma vakti geldi... yine köklerinden tutup çıkarma vakti...
Bu sefer daha küçük bir saksı... içine sığdırmaya çalışırız, değil mi?
Eve dönme vakti... ama bir sorun var sanki! Sığmaz o küçük saksıya, kökleri büyümüş ya  sığmaz işte! zorlamak lazım, bastırmak lazım çünkü yoktur başka çare, ona sığmak lazım!
Dönersin eve herşeyi bıraktığın gibi bulmaca hayali ile... ama birşeyler değişmiş sanki... ne sen uyarsın o saksıya ne o saksı uyar sana!!!! anlam veremezsin neler oluyor, hiç birşey eskisi gibi degil! :(

Söyledim ben size, bir saksı çiçek ile çok benziyoruz diye!
Hayatlarımız ne olursa olsun saksı çiçeğimize iyi bakalım, sulayalım, güneşini verelim derim ben... hayat çok kısa... stres, hüzün, huzursuzluk, keyifsizlik, endişe, korku, üzüntü, yalnızlık, depresyon gibi hoş olmayan durumlarla geçemeyecek kadar kısa hayat... amaç gidilen her ülkeden keyif alabilmek... Çünkü zaman çok kısıtlı :)

Hayat her şeye rağmen güzelmiş!



Posted by Picasa